MERDİVEN ALTI PİŞİK KREMİ ÜRETİMİ

Bebekler yeni doğduğunda kayınvalidem Antalya’dan halis muhlis dopdoğal bir zeytinyağı getirmişti, sırf bebelerin poposu için. Evet evet poposu için, pişik önleyici olarak yani. Zeytinyağının bu işe iyi geldiğini bilmeyen yoktur. Ama bizim bebekli hayatımız öyle pek normal seyretmediği, yapmamız gereken işleri azami gayretle asgari düzeyde ancak yapabilmemiz sebebiyle, öyle popoya özel yağlar filan sürmeye pek elimiz değmiyordu. Çok şükür bebeklerde pek pişik problemi de yaşamadık, yalnızca Bertuğ beyaz ve hassas tenli olduğu için bazen ona gerekti, o kadar.

İlk zamanlar her ne kadar gerekli olmasa da, ek gıdaya geçişle birlikte hafif hafif ihtiyaç duyulmaya başlandı. Yenilen bazı gıdalar alerji yaptı ya da kabız gibi sorunlar baş göstermeye başladı. O zaman minik zeytinyağı şişesini kaldırdığım yerden yeniden çıkardım ortaya ki her seferinde olmasa da ara sıra kullanabileyim diye. Ama benim bu yağı düzenli kullanabilmem bir türlü mümkün olmadı. Bir alt değiştirme seansıma şahit olsanız ne demek istediğimi gayet iyi anlarsınız, kısaca bi tasvirle; yerde altının değişmesini bekleyen bir bebe, o bebenin üstüne çullanan, kafasına/gözüne/ağzına/burnuna parmak batıran bir bebe ve annenin kucağına oturmaya/sırtına tırmaya/saçlarını çekmeye/elindeki bezi, ıslak mendili kapmaya çalışan bir bebe daha… Hayal edebiliyor musunuz bilmiyorum, biz bu manzarayı hergün yaklaşık 10-12 kez yaşıyoruz. Bu şartlar altında değil zeytinyağı kavanozunu alıp bebeğe sürebilmek, tüpteki hazır pişik kremlerinden bi sıkım alabilmek için bile bir savaş vermem gerek…

Pişik sorunumuzun çok az oluşu sebebiyle şanslıyız evet ama zaman zaman oluşan kızarıklıklar da canımı sıkmaya ve kendimi ihmalkar bir anne olmakla suçlamama sebep olmaya başlamıştı 😦

Bir gün tesadüfen internette, sanırım bir blogtu(o aceleyle adrese bile bakmamışım! * ), zeytinyağı ve balmumu ile evde pişik kremi yapımı anlatılıyordu! Sevinçten deli oldum, evde kullanılmayı bekleyen bi dolu zeytinyağı vardı, hemen telefona sarılıp eşime akşam gelirken balmumu almasını söyledim. Bayılırım böyle icatlı işlere 🙂

pişikAkşam bebeleri uyutunca hemen mutfağı labaratuvara çevirip, işe giriştim. Birşeyin cılkını çıkarmadan bırakmamam lazım, hazırladım 3-5 tane kavanoz, cezveye doldurdum yağı, balmumunu, kavanoz kavanoz pişik kremi ürettim 🙂 Daha önce bir tv programından hatırladığım, sanırım Derya Baykal’ın programıydı, bir doktor balmumunun koruyucu etkisinden bahsetmişti, dudak koruyucu olarak kullanmayı tavsiye etmişti. Beni tanıyanlar bilir, kuru ve gergin dudaklardan dertli olduğum için her çantamda, evin her köşesinde bir dudak koruyucu bulundururum (mutfakta bile). Bu bilgi hoşuma gitmişti ama nasıl yapacağımı bilmediğim için üstünde durmamıştım.

dudakLabaratuvarımda hummalı bir çalışma yürütürken birden aklıma, geçenlerde çekmecede gözüme ilişen boş dudak koruyucu kabı geldi. İyi ki atmamışım diye çığlık atacaktım neredeyse 🙂 Hemen onu kapıp getirdim, yaptığım karışımdan bu kaba da döktüm. Hazırladığım kavanozları ve dudak koruyucu kabını balkona çıkardım, 3-5 dakika beklettim. Soğuduğunda ürünler hazırdı. Ve sonuç süperdi, yalnızca kokusu dışında! Zeytinyağı da balmumu da öyle hoş kokulu şeyler değil. Hele ki balmumu! Buram buram evi sardı da kocam isyan bayrağını çekti, artık üretimi durdurmam için 🙂 Ben de o an aklıma gelen yeni parlak fikrim sayesinde üretimin devamını sonraki günlere erteledim.

Neydi o fikir, aktarlarda satılan şu minik şişelerdeki ‘bilmem ne yağları’. Lavanta, portakal, kayısı, nar çiçeği, vanilya, ıdı vıdı, herşeyin yağını yapmış adamlar. “Onlardan birkaç tane alıp bu karışımın içine bir kaç damla ekledim mi koku sorunu çözülür” diye düşünerek haftasonu kattım bebelerimi de babalarını da önüme, düştük aktar yollarına.

Yağların standının başına geçince kendimi kaybettim, 7-8 tane şişeyi elime koluma sığdıramayınca kedime geldim “Ne yapıyorum ben ayol, seri üretime mi geçicem!” diyerek. Sonra onları eleyip az sayıya indirgemek bi zor olduuu bi zor olduuuuu! Hiçbirine kıyamadım. Hatta alıp çıktıktan sonra 2-3 kez geri girdim bazılarından vazgeçip değiştirmek için. Nasıl bir mucize bekliyorsam artık? Sonuç olarak lavanta, vanilya ve kakao yağlarında karar kıldım.

O akşam bebeleri yatırır yatırmaz mutfakta aldım yine soluğu. Güzel kokulu kremler üretmek için. Yine şangur şungur bi dolu kavanoz çıkardım ortaya (o kadar kremi ne yapacağımı nereye koyacağımı hala bilmiyorum!) Çeşit çeşit, hatta kokteyl kokteyl kremler hazırladım 🙂 Eşim bu ekstra yağ işine karşı çıktı aslında, karışımın kimyasını bozabilirsin diye. “Amaaan zeytinyağı ve balmumu ikilisinin ne kimyası olacak allaaaaşkına bişey olmaz”la geçiştirdim ama bi soru işareti de kalmadı değil, işin aslını bilen varsa bi beri gelebilir mi lütfen, yanlış bişey yapmış olmayalım???

el kremi

Sonuçta o binbir hevesle aldığım yağlardan istediğim sonucu da elde edemedim zaten, öyle hazır kozmetik ürünlerdeki gibi buram buram vanilya, kakao kokusu falan gelmiyor. Hatta kakao yağının kokusu iğrenç! Yani bu yağların aslında koku amaçlı satılmayıp, elde edildikleri şeyin faydasını içerdiğini anladığımda artık çok geçti. Tamam, beklediğim gibi şahane kokulu kremler olmadılar belki ama en azından balmumunun o kesif kokusunu bastırıp hafif de hoş bir koku verdiği doğru. Ayrıca yağların yanında gelen katalogta okuduğuma göre bir sürü bir sürü de faydaları varmış, boşa gitmiş saymayalım. Belki de aktarlarda benim düşündüğüm şeyi yapabilmek için, ‘ıdı vıdı yağı’ değil, ‘esansı’ satılıyordur ayrıca. Bir de onun için maaile yollara dökülmeyelim şimdi kış günü, o bilen kişi hazır gelmişken onu da bi deyiversin hayrına?

İcraat halindeyken bir de aklıma evdeki kantaron yağı geldi. Onu da kayınvalidem evde kendi yapmış, kantoronu uzunca bi müddet yağda bekletmiş ve kullanıma hazır hale getirip bana vermişti. Kantaron yağı yaralara, berelere çok iyi gelirmiş, hatta hemoroide. Geçenlerde öğrendiğim bir bilgiye göre de, çocuklar düşüp biryerlerini çarptığında şişmesini morarmasını da önlermiş. Bu bilgi eğer doğruysa benim için altın değerinde. Zira bizim evden o çarpmalar, düşmeler, o güm güm sesleri ve kırmızı-mor alınlar hiç eksik olmuyor. Alt komşum bile duyduğunu söyledi o düşme gümbürtüsü ve ardından kopan figanı. Hatta “Acaba şimdi kim düştü sence, hımm bu Egemen’in ağlayışı, yok yok Gülce bu…” diye oyuna çevirmişler eşiyle. “Dün akşam hangisi düşmüştü” diye sorduğu bigün itiraf etti.

Gerçekten çarpmaya-morarmaya iyi geliyorsa harika haber ama sıvı haldeyken kullanmak yine hiç pratik değil hatta etrafı kirleteceği için sakıncalı. Onu da minik bir parça balmumuyla katı hale getirip kantaron yağından, ‘kantaron kremi’ elde ettim.

Sözü çok uzattığımın farkındayım, TARİFE GEÇELİM, zaten tarif basit mi basit. ‘Bir parça balmumu ve onun 4 katı oranında zeytinyağı’ olarak geçiyordu bulduğum tarifte ama ben o şekilde yaptığımda sürülmek için biraz katı oldu. Yeniden eritip zeytinyağını fazlalaştırdım. Ölçüsüz yaptığım için net bir oran veremiyorum ama kabaca, üç aşağı beş yukarı miktarla şöyle diyebilirim; bir kibrit kutusu büyüklüğünde balmumu, 1 su bardağı zeytinyağı. Siz bu orana göre daha az veya daha fazla yapabilirsiniz. Bunları bir cezveye koyup ocağı yakın ve balmumu eridiği anda kapatın. Balmumunun çabuk erimesi için bir bütün halinde değil, minik minik parçalara bölebilirsiniz, kısa sürede erirse zeytinyağını da yakmamış oluruz. Hatta ben zeytinyağı kızdığı anda, daha balmumları tamamen erimeden ocağı kapatıp beklemeye geçtim, yağın sıcaklığıyla bir iki dakika içinde eridiler zaten. Sonra hemen kavanozlara döküp balkona çıkardım (soğuk havada çabuk donsun diye). Kavanozlara boşalttığınızda hala bildiğiniz yağ formatında sıpsıvı bir halde olacak, olmadı herhalde, balmumu az geldi diye düşünmeyin. Soğudukça katılaşıyor çünkü. “ben de ıdı vıdı yağlarından birini eklerim karışıma” derseniz, onu da, kavanozdaki karışım hafif soğumaya başladığı ama henüz donmadığı bir anda 3-5 çay kaşığı miktarı ekleyip kürdanla karıştırdım.  Yine de istediğiniz kıvamda olmazsa (Sonucun katı ya da cıvık olmasını ölçünün yanı sıra zeytinyağı ve balmumu cinsinin de etkilediğini düşünüyorum çünkü), kavanozdaki kremi kaşıkla ya da bıçakla kazıyıp cezveye geri dökün, zeytinyağı ya da balmumu ekleyip ocağı açın ve aynı işlemleri tekrar edin.

Bir küçük kavanoz kremi hazırlamak, baştan sonra, mutfağı temizleyip toplayıp çıkmak dahil yarım saatinizi alacaktır en fazla. Doğal bir ürün için bu kadarcık uğraşa değer bence. Yaptığım kremlerden arkadaşlarıma da hediye ettim. Kaç gündür bebekler üzerinde de, kendi ellerimde de bunları kullanıyorum. Eller için kullanacaksanız gece yatağa girerken az bir miktar sürüp yatmak mantıklı, zeytin yağı öyle hemen emilmiyor cilt tarafından. Ama bebeklerde böyle bir sıkıntı yok, bez bağlıyoruz zaten. Kızarıklıklarda ise sonuç müthiş! Çok kısa sürede kızarıklık falan kalmıyor. Dudak koruyucusu ise evin baş köşesinde yerini aldı, en çok da ondan memnunum. Şiddete karşı bir insan olduğum için şiddetle değil, nazikçe tavsiye ediyorum… 🙂

*EDIT: Yazıya gelen yorumlarla bu tarifi okuduğum blogu buldum. İşte asıl tarifin olduğu adres: http://dogalanneyim.blogspot.com/2011/10/evde-bebek-popo-kremi-yapm.html?m=1

18 thoughts on “MERDİVEN ALTI PİŞİK KREMİ ÜRETİMİ

  1. Gerçekten bir harikasın! Bu tarifini hemen bu hafta sonu uygulamayı düşünmekteyim. Balmumunu nereden bulmuş eşin? Benim için öğrenirsen sevinirim. Esans fikri çok güzel amma doğal olanını bulursam katayım diyorum. Seninle de paylaşırım sonucu. Bu tarifin işime yarayacağından şüphe yok çünkü pişik kremi kullanıyorum. Onun yerine bu doğal olanını kullanırım daha iyi.
    Çoook teşekkürler.

    • Rica ederim canım aslında bana ait bir tarif değil bu, sonradan öğrendiğime göre Doğal Anneyim deki Başak’ın tarifiymiş, onun blogundan okumuşum ben. Paylaşayım da daha çok insan haberdar olsun istedim. Balmumu aktarlarda var canım. Esans da varmış, gelen yorumlardan öğrendim ama tabi doğal mıdır onu bilmem. Yani illaki esans da gerekmiyo aslında, sadece yapım sırasında kötü kokuyor sonrasında kremin öyle kötü bir kokusu yok. Ben çocuklara yaptığıma hiçbirşey katmadım sadece el kremleri için denedim güzel koku olayını. Kolay gelsin canım… 🙂 (Yapınca paylaş olur mu merak ederim)

  2. Üslubuna hayranım, tarifi duymuştum ama yapmamıştım , sayende ekstralarıyla yapmaya karar verdim. alt değiştirmek kıpır kıpır bir çocukla zaten kabus iken 3 çocuklu iken … oyyy oyyy
    sana bir züğürt tesellisi : 1bebek için minicik kahvaltılar azcık sebze çorbaları hazırlayıp , küçük küçük öğünlere uğraşmak, yaptığının yenmeyip belki yer diye bikaç saat bekletmek ve dökmek. semacım en azından yaptığın güzellikler yeniyor emeğine değiyor. tek sorun onları yapmaya vakit ayırabilmek…

    • Hamidecim yaa seni ve Melikemi çok seviyorum gitme bu kızın üstüne bu kadar 🙂 Şaka bi yana insan çocuğu yemediğinde ne kadar mutsuz oluyor iyi biliyorum çok şükür büyük bir iştah problemimiz olmamasına rağmen. Aslında yanında başka çocukların olması da etkili oluyor bi dene derim 🙂 muckkkss

  3. bayıldım sana::))) ben eskişehir deyim, oglum 4 yasında, kızımda ki ben öyle olması için dua ediyorum karnımda 3 aylık::))) ama senden aldıgım gazla 3 daha dogururum::))) öpüyorummmm

    • Hoşgeldin hemşerimmmmm 🙂 Evlatlarını Allah bağışlasın karnındaki minik de gönlünce bi evlat olur inşallah 🙂 Belli olunca haber et ama olur mu? Biz de öptüüüükkk…

  4. bu popo pişiğinin ne illet bişi olduğunu çok iyi biliyorum. benim oğlum da beyaz tenli, poposu pişik olmuş ve üstüne mantar kapmıştı ( kreşte!) ne yaptıysam iyileşememişti. bir hafta hastahanede yattık o sebeple. ustunden 6 sene geçti, ama aklıma geldikçe hala vicdan azabı çekiyorum benim yüzümden diye 😦 halbuki yavrum canı hiç tatlı değildi, tek bir gık çıkartmıyordu :/ neyseki oyle bir sorununuz yokmuş,ne güzel. bal mumunu da zeytin yağını da bilmiyordum, kulağıma küpe yaptım 🙂
    çokça öperim.

    • Oyyy sizinki pek fenaymış Allah beterinden korusun! 😦 Vicdan yapıyor insan değil mi elde değil. Evet çok şükür önemli bir pşik sorunumuz yok, yalnızca bir kez ishal olduklarında çek fena olmuştu, ishal pişiğine de en etkili kremler bile kâr etmiyor zaten. Biz de öpüyoruzz 🙂

  5. yağların ısı karşısında bozunma eğilimi vardır. ocakta ısıtılmaz.
    Benmari usulü ısıtın.
    katmadan, ayrı ayrı ısıtın, ılıkken karıştırın.
    esanslar çoğunlukla alkolle hazırlanır, bebek cildi için önermem.
    kokulandırmak için saf gülsuyu/gül yağı düşünebilirsiniz.
    krem yapımında kullanilacak balmumu mutlaka doğal (sentetiği de var) beyaz balmumu olmalıdır. ucuzunu almayın.
    kozmetoloji’den selamlar

    • Oh be sonunda bilen biri gelmiş de akıl vermiş, hemi de bayan herşeyi bilen gelmiş, direk sana sormak niye aklıma gelmedi ki benim :))) hakkaten ipek, senin mesleğin bu muydu bilmiyorum ben?
      Bu arada evet zeytinyağı bozulmasın diye çok az ısıtıp hemen kapattım ve içinde erimeye bıraktım balmumunu. Ama balmumu çeşitlerinden haberim yoktu bak, beyaz da değil yeşil sabun gibi aynı o_O aktardan almıştım. Bu bilgi iyi oldu. Teşekkürler, sevgiler ^_^

      • Aktardan değil de eczaneden alın balmumunu ve saf zeytinyağını.çoğunlukla ellerinde olmaz ama getirtirler.siz de saf mıydı şu muydu bu muydu demez içiniz rahat hazırlarsınız kremlerinizi.sevgiler.ecz.eda buluş kaya

3bebe1arada için bir cevap yazın Cevabı iptal et