SAHİBİNDEN TOPLAMA YAZI – 2

Ayda bir yazmaya başladığımın farkındayım. Yazmaya değil “yazabilmeye” diyelim yavrularım. Napalım fırsat mı veriyosunuz insana, aaaaa, açtırmayın benim ağzımı, şimdi terlik geliyo bak, hımmmm!

Evet ne diyodum, görüşmeyeli neler değişti hayatımızda bunları biraz irdeyelim, olayları objektif ve subjektif yönleriyle ele alıp, soyut ve ruhsal çözümlemelerden yola çıkarak somut sonuçlara ulaşabilelim istiyorum. Gördüğünüz gibi bu geçen zamanda anneniz biraz daha aklını sıyırmış, en belirgin değişim bu gibi görünüyor. “Sıyırırım tabi ayol, bunca zaman akıllı durduğum marifet zaten, delirttiniz beni de aaaa, şimdi geliyo terliğin diğer eşi!” diyerek şizofrene bağlamadan konuya geçelim… 🙂

-o-

Babanızın en son gelişinden bu yana(30 mayıs) epey değişiklik oldu. Örneğin, o zaman gezerken sizin için çeşitli oyuncaklar almıştım da, anneanneniz ve babanız gülmüştü, “Sanki oyuncak mı tuttukları var” deyip.. Şimdi oyuncaklar için kavga bile eder kıvama geldiniz. Özellikle Gülce ve Egemen, gövdesine bastırınca “ciiykkkkk ciiykkk” sesi çıkaran, kafadan ve upuzun bi gövdeden ibaret mavi oyucak için birbirini yiyor adeta. Bertuğ bu olaylara şimdilik seyirci kalmakta. İlgi alanına girmiyor sanırım koca kafalı,uzun, mavi yaratık. O kadar oyuncak varken, neden özellikle onun yüzünden çekiştiğinize ben de anlam veremiyorum doğrusu…

-o-

Sonra yüzüstü dönebilmeler de başladı. Tabi bu çok güzel bir olay gibi girmedi hayatımıza. Artık bunu yapabildiğinizi, patır kütür kanepelerden aşağı düşüşlerinizle öğrenmiş olduk. Şuana kadar herkes birer kere düştü. Egemen 3.tura bile geçti.

Dönüşler konusunda en aktif Egemen. Öyle ki bi uçtan diğer uca yuvarlanarak gidip istediği şeyi almaya muktedir.  Bertuğ ve Gülce kendi çapında sağa sola dönüşler yapıyor ama yuvarlanma yok, yüzüstü dönüşler pek nadir. Ama ilginç olanı, Bertuğ yuvarlanmayı bilmediği halde, sırt üstü vaziyetteyken kendini istediği yere kaydırabilmeyi başarıyor, bunu da dün fark ettim. Helal olsun.

Bunlar sizin için iyi ama benim için iyi gelişmeler mi, hayır. Kontol edilmesi gereken alan genişledikçe size daha bi bağımlı hale geliyorum, sizi sabit bırakıp odadan akl-ı selim ayrılamıyorum.

-o-

Gece uykuları konusunda da aşama kaydettik. Artık geceleri mışıl mışıl uyuyorsunuz da, sabah neşeli cıvıltılarla mı uyanıyoruz, tabi ki hayır. Geceleri defalarca kez delik deşik eden uyanmalarınız tüm hızıyla devam ediyor (tamam haksızlık etmiyim, birazcık azaldı, ama birazcık). Aslında aşama kaydeden sizden çok benim, gece uykularımın bölünmesinden zevk almaya başladım; henüz sabah olmadığını görmek ve başını yeniden yastığa koyabilme şansım için. Böyle de şizofrence bir iyimserlik tablosu…

-o-

Annenannenizin evinin dört bir yanında süren inşaatlar yüzünden kafayı yemek üzere olduğumu söylemiş miydim? Aynı anda 2 inşaat, biri evin hemen karşısında (dört metre ötede), biri de sağ bitişik bina (sıfır metre. Hatta bazen -1 oluyo gibi geliyo bana, sanki bizim evin temeline girilmiş gibi). Tam arkada ve sol bitişikteki inşaat da başladı başlayacak. Ama bu inşaat gürültüsü konusunda da pozitif bir yaklaşım sahibi oldum gözlemlerim sonucunda, şöyle ki; bir sesle birlikte uyuyunca o sesten uyanmıyorsunuz. Ama ses, siz uyuduktan sonra ortaya çıkarsa uyanıyorsunuz. Hayır hiç karışık değil.

-o-

Sizi uyutabilme, ya da uykuyla sınırlı tutmayalım, genel bir başedebilme konusunda zaman zaman dayınızdan da destek aldığımız oluyor. Her ne kadar onun hoyratça sevmeleri, basbasbağırarak sevgi gösterilerinde bulunmaları yüzünden sizi epey zorda bırakmış olsak da, ne yapalım el mahkum teslim ediyoruz sizi ona. Ama sizi (hatta bizi) uykulardan soğutan, onun o ergen sesiyle söylediği “eeeeeeeeee eeeeeee eeee…”lere acilen bi çözüm bulunması gerek, farkındayım, tasalanmayın…

-o-

Yemek yapma ve beslenebilme konusu hep kanayan bir yaramızdır, o konuya hiç giresim yok (mide gurultusu eşliğinde). Buna da bi çözüm yolu buldum ama bunun yaygınlaşıp, gelenek halini alması için epey zaman gerek, ki o da bana yaramaz. Olsun, bu tezim sonraki nesillere armağan olsun. Diyorum ki, bundan böyle çocuksuz ya da  büyük çocuklu komşular, küçük çocuklu komşularına her pişirdiğinin %10’unu ‘Yazıktır Vergisi’ olarak verse. Böyle bir gelenek, hatta kanun oluşsa mesela. Çok şey mi istiyorum a dostlar, çok şey mi?

-o-

Bizim evde bulunması gereken bir iş kolu daha geldi aklıma geçenlerde. Biberon yıkayıcısı. İlan hazır, “Biberon yıkayıcısı aranıyor. İş tanımı: Günde 12 parti, 3 biberon. Şartlar: Dolgun maaş, ssk, yemek, yol, yılbaşı ve bayram ikramiyeleri, vazelin krem, bebelerden gülücük” (o derece)

-o-

Hani şu durmadan şikayet ettiğim, “Daha bunlar ne ki, bunlar senin iyi günlerin” diyenler var ya, onlar için de bi taktik geliştirdim, “Benimkiler uslu, 1 çocuğa bedeller” diycem, hasetten çatlatıcam. Ya da “bunlar senin iyi günlerin” deyince, “o zaman sen de benim iyi gün dostumsun” demeli ki, öylece kalakalsın ışık görmüş tavşan gibi. Başedilmez valla… Hatta ve hatta tecrübeli annelerin, çömez annelere, ilerde başlarına geleceklerle ilgili kehanetlerde bulunmaları acilen yasaklansın. Hayrına…

-o-

Sayenizde zengin olan sektörler var çocuklar, bilmeden sevaba girdiğiniz bile söylenebilir. Doğalgaz dağıtım, Tedaş, Sular İdaresi, Aptamil, Ultra Prima, Toprak Kağıt ve Eti Taksi Durağı bunlardan sadece başlıcaları. Hepsini anladım, sesimi etmeden yapıp alışverişimi oturuyorum da, şu taksi işinden huylandım bi kere. Acaba üç bebe zırıltısı yüzünden bize ekstra tarife mi uyguluyorlar yoksa, iki adımlık yerlere bile dünya para ödüyorum ben? Hı?

-o-

Egemen’in altta iki tane dişi çıktı! 🙂 (4 temmuz) İşte bu uzun zamandır beklediğimdi. Darısı kardeşlerinin başına. Yakın olduğunu tahmin ediyorum (nerden, tabi ki zırıltılardan)

-o-

Annem, dayımın düğünü için 2-3 günlüğüne köye gidince, (5 temmuz) babanız bizi görmeye gelme tarihini buna denk getirdi. İtiraf edeyim, annemin gidişi beni başta çok korkuttu. Sizinle ve tecrübesiz iki erkekle(dayınız ve babanız) baş başa kalma fikri birkaç günlüğüne bile olsa ürkütücüydü. Ama Allah’a şükür, size teşekkür, korkulan olmadı. Günler ve geceler gayet kolay geçti. Anladım ki gareziniz bana değil anneannenizeymiş. (Büyüyünce bi gazoz ısmarlarım artık.) Tabi biz babalı bu günlerde yapılması gerekeni yapıp, her gün hep beraber serseriler gibi gezdik, çok eğlendik :))) Özellikle de ben. Çünkü bol bol alışveriş yaptım. Biliyosunuz 6 temmuz yıldönümümüz. Babanız yine sürpriz bi hediye almak yerine ‘beraber gidip benim istediğim şeyi almak’ geleneğini sürdürdüğü için, bu sefer trip atmak yerine durumun keyfini çıkardım. Her aldığım şeye “Aaa canım bu yıldönümü hediyem olsun tamam mı” deyip deyip… Bir çeşit krizi fırsata dönüştürme politikası. Tabi bu durum babanızı da benim kadar mutlu etti mi, orasını bilemem artık 🙂

-o-

Geri dönüş tarihimiz henüz belli değil. Ağustos sonu ya da Eylül başında evimizde olucaz. Ortam değişikliği ve anneanneden ayrılış sizi nasıl etkiler, düşüncelerimden biri bu. Diğeri ve en önemlisi:Ben size nasıl bakarım? Harıl harıl bakıcı aranıyor aylardır ama yok. İstediğimiz gibi biri yok. Zaten 3 bebeğin adını duyan ya hiç yanaşmıyor ya da çıtayı yükseltiyor. Diğer yandan, evin içinde sürekli bir yabancıyla burun buruna yaşamak, üstelik o yabancı çocuklarıma bakma misyonuyla evimde dolaşırken, çok stresli bir yaşamım olacağından adım gibi eminim. O gelecek stresli günlerin stresindeyim şimdi. Bugün ani ve marjinal bir karar aldım; bakıcı tutmamaya ve çocuklarıma kendim bakmaya karar verdim. Çok da tek başına sayılmaz aslında, haftanın 2-3 günü ev işleri için bir yardımcının gelmesi şartıyla. Tamamen size kanalize olabilmem için. Bu kararım çoğu kişi tarafından destek gördü. Sıra uygulayabilmeye geldi. Eğer bunu başarır ve mutlu olabilirsem, yani bu sonuç beni süründürmezse, değmeyin keyfime. Şimdilerde tek dileğim, kimseye muhtaç olmadan, minnet etmeden bu işin üstesinden gelebilmek. Tabi ki ara sıra yardım almalarım olacak yakınlarımdan. Lütfen en büyük yardımcım siz olun…

2 thoughts on “SAHİBİNDEN TOPLAMA YAZI – 2

  1. TOPLAMA biblgisayar dan SAHİBİNDEN TOPLAMA YAZI ya müthiş geçiş. çocuklarla olan trajikomik anılarına alıştım da bu yazıda şimdilik en çok ” ergen sesiyle ee ee” kısmına sesli güldüm.

    inan aynı şehirde olsak ben yardım etmeye gelirdim sana.

Haydi sen de bir şey söyle :)